Kakao Meyvesi, Seviyoruz Seni!

Doğanın mucizelerinden; kakao ağacı... Kakao meyvesi ve çikolatanın hammaddesi olan kakao çekirdeklerinin 3000 yıllık tarihiyle günümüze kadar gelen ve sürekli kendini geliştirdiği leziz bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? 

Çikolatanın Tarihi

Çikolatanın serüveni, kakao ağacının meyvesi ve çikolatanın hammaddesi olan çekirdeklerin kavrulup, öğütülüp, macun haline getirildikten sonra suda eritilerek kakao içeceği olarak kullanılması ile başlamıştır. İşte çikolatanın 3000 yıllık tarihi bu şekilde başlamış. Çikolatanın günümüzde katı formu ile kullanılması henüz 170 yıllık bir dönemdir.

Kakao çekirdeklerinden sıvı içecek yapmaya başlayan ilk toplum ise; Meksika Kızılderilileri, Aztekler. “Xchotal” olarak adlandırdıkları, acı su anlamına gelen ve çeşitli baharatlar katarak tükettikleri bu içecek, Maya ve Aztek uygarlıklar döneminde çok önemli bir yere sahipti. Kakao, tanrılara ve krallara sunulan çok değerli bir içecekti. Ayrıca kakao çekirdekleri para birimi olarak da kullanılıyordu, hatta yapılan arkeolojik kazılarda sahte kakao çekirdeği paraları bile bulunmuştur.

Yerliler, çikolata içeceğinin, güç ve enerji verdiğini keşfettikleri için, soyluların kullanımı için saklıyorlar, ayin ve törenlerde sunum için kullanıyorlardı. Evlilik törenlerinde de gelin ve damat birbirlerine kakao çekirdeklerini hediye ediyorlardı. 

Çikolatanın Avrupa’ya Gelişi

Mezo Amerikan halklarının soğuk ve acı olarak içtikleri çikolata içeceği, Avrupa’ya ilk geldiği 16. yüzyılda beğenilmedi. Ancak daha sonra şeker, vanilya, tarçın gibi lezzet arttırıcı içerikler eklenerek, sıcak olarak tüketilmeye başlandı. Sağlığa yararlı bir içecek olduğu için ilaç niyetine ve üstelik de keyif veren bu çikolatalı içecek dönemin moda içeceği olarak saray ve malikanelerde kullanılmaya başladı. Çikolata içeceği için özel tasarım demlikler ve fincanlar üretildi. Çay ve kahve, Avrupa’ya bu sihirli içecekten çok daha sonralarda girmiştir. Sanayileşmeyle birlikte, çikolata fabrikalarının açılması ve seri üretime başlanmasıyla artık orta sınıfın da ulaşabileceği bir gıda haline geldi çikolata.

Çikolatanın tarihteki yerine bakarken unutmamak gerekir ki çikolata Avrupa’ya ulaştıktan sonraki dönemde bile, günümüzdeki formundan çok daha farklı bir şekilde biliniyor, tüketiliyordu. İlk yenilebilir tabletler su veya süte batırılıp, içilebilir çikolata haline geliyordu. Hatta çikolatanın eczanelerde ilaç olarak satıldığından da bahsetmiştik. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte inovasyonlar yapıldı, kakao yağı gibi çikolatanın temel taşları oynanarak formunda büyük değişiklikler yapıldı. Çikolata Avrupa’daki ilk zamanlarında insanlara çok acı geliyordu, bu yüzden yeni yöntemlerle çikolatanın acılığını azaltıp şeker oranını artırdılar. İsviçre’de çikolatalara süt eklenmeye başlanmasıyla da yeni bir devir başlamış oldu. Böylelikle çikolata günümüzdeki formunu yavaş yavaş almaya başladı. Sütlü çikolata, özellikle Türkiye’de en çok tercih edilen çikolata türüdür.

 

Karışık Çikolata Kutusu

 

Çikolata Türkiye’ye Ne Zaman Geldi?

Literatürde çikolatanın ilklerini net bir şekilde aramak ve söylemek hep iddialı bir terim olmuştur. Çünkü ne yazık ki kayıt alınan veya günümüze ulaşan belgeler bulunamamaktadır. Soyluların ulaşabildiği çikolata, komutan, tüccarlar gibi önemli kişilerin tatmasıyla yapıtaşı haline gelmiş, kaydı tutulmuş ve tarihte bu şekilde kaydedilerek yerini almıştır. Arşivde bulunan bilgilere göre çikolatanın Osmanlı’ya ilk 1700’lü yıllarda girdiği, 19. Yüzyılda da yaygınlaştığı görülüyor.

Cumhuriyet döneminde, 1930’lu yıllarda yerli üretim teşviki ile beraber yerli markalar kendini göstermeye başladı. Bu dönemde devletin verdiği destekle fabrikalar, üretim yerleri açıldı. Tabii hatırlatmakta fayda var, çikolata; hammaddesi, ambalajı yurt dışından gelen bir ürün olduğu için dönemin tüccarları, çikolatacıları çeşitli zorluklar yaşamışlardı. Türkiye’nin ilerleyen tarihlerinde de yaşanan çeşitli sıkıntılar nedeniyle çikolata sadece bayramlarda görülen, değerli bir gıda olarak tarih sahnesinde yerini aldı.

Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında ise asıl işi çikolata olan markaların yanında, çikolata da üretip satmaya başlayan şekerlemeciler, bisküvi markaları görülmektedir. Bu dönemlerde çikolata üretiminin merkezi İstanbul; özellikle Eminönü, Sirkeci, Feriköy bölgeleri önde geliyor.

Bu yazımızda da kaynak olarak aldığımız, Saadet Özen’in kaleme aldığı “Çikolatanın Yerli Tarihi” isimli kitabı, çikolata tarihine ve çikolataya dair çok özel notalar paylaşıyor. Herkesin hayatına mutlu bir tat bırakan çikolatanın bu denli incelendiği eseri mutlaka okumanızı öneriyoruz. 

Harem Chocolate olarak bizler de 25 yıldır zengin içerikli, yenilikçi ve lüks çikolatalar üretiyoruz. Üretimdeki ustalığımızı tamamlaması adına daima en kaliteli çikolata ve en taze içeriklerin arayışındayız. Misafirlerimize sevdikleriyle paylaştıkları özel anlarda veya yeni lezzetler keşfetmek istediklerinde, onlara gurme tadımının eşsiz deneyimini sunmak istiyoruz. Bizim için çikolata üretimi ve sunumu bir coşku, tutku ve duygu meselesidir.

Çikolata yapmayı seviyoruz!

Malzemelerimizin menşelerinin ürünlerimizdeki etkisinin son derece farkındayız, bu nedenle her yıl en yüksek kalitede çikolata yapmaya devam etmek için en iyilerini aramak üzere keşfe çıkıyoruz. Ayrıcalıklı bir çikolata markası olmak, her süreçte dikkatli ve özenli olmayı gerektirir. Konuklarımıza benzersiz bir deneyim sunmak için, üretimden sunuma her safhada yorulmadan çalışıyoruz.

Zeynep Şeker